Karımda yeniden evlenme hırsı vardı. Kızımıza her seferinde yakın zamanda evleneceğini söylüyordu. Boşandıktan iki sene sonra karım kızımızı görmeye gelmemeye başladı. Ben bunu, "her halde evlendi" şeklinde yorumladım.
Aslında ben de evlenmek istiyordum. Ama istediğim gibi birisini bulamadım. Evliyken önce boşanıp sonra da evlenme hadisesi bana dolmuştan inip taksiye binmek gibi geliyordu. Boşandıktan sonra yanıldığımı anladım. Boşanmış birisi kanadı kırık kuş gibi oluyordu. Kim kanadı kırık bir kuşu kabul eder ki ..
Dokuz yıl geçmişti, kızım eski şehrimizdeki üniversiteyi kazandı, yeniden eskiden yaşadığım yere taşındık. Eski eşimle karşılaşmak istemiyordum. Ama benim işyerim ile onunkisi yakındı, bazen öğlenleri bir fastfood restoranında karşılaşıyorduk.
İlk başlarda selam bile vermedim. O da beni görmezden geldi. Sonunda sabredemedim, bir gün masasına izin isteyip oturdum. Bu sefer karşılaştığım kadın benim geride bıraktığım değildi.
Gözlerindeki kin ve nefret kaybolmuş ama biraz donuklaşmıştı. Sürekli kötü sözler duymaya alıştığım ağızdan bu sefer hiç de kötü şeyler çıkmıyordu, sürekli arkadaşlarından bahsediyordu. Sohbetimiz hep kısa sürüyordu, 15-20 dakika konuşup işe geri dönüyorduk.
- O zaman yeniden aşık oldun galiba karına !
- Yok, onunla yaşadığım acıları unutmam mümkün değil. Ama merak ediyordum nasıl bir hayatı olduğunu. Hele bir Selim varmış. Hain mi hain ! Ansızın canını yakarmış. Hayatından çıkar onu dedim. Olmaz, hayatta acılara da yer olmalı dedi. Menekşe adlı arkadaşı onu çok severmiş, Yaren ve Melike ona huzur verirmiş. Bir de yaramaz Mustafa varmış. Neler neler çektirmiş kadına ! Ama yüzeysel konuşuyordu eski eşim. Sürekli aynı şeyleri tekrar ediyordu.
Boşandıktan sonra tatsız tuzsuz bir yaşam sürüyordum. O nasıl olup da sağlıklı sosyal yaşam kurabilmişti. Hiç eşinden bahsetmiyordu. Yeni yaşamını merak ettiğimi söyledim. O da, "Yarın akşam eve gel göstereyim sana, tüm arkadaşlarım orada olacak" dedi. Bu teklif karşısında heyecanlandım. Dokuz yıl aradan sonra kendi evime girecek, eski karımın yeni yaşamını öğrenecektim.
Eve vardığımda kapıyı eski karım açtı. Evde ondan başkası yoktu. "Arkadaşların gelmeyecek mi " diye sordum. " Onlar zaten buradalar" dedi. Etrafa baktım " Hani neredeler " dedim. O da bana evi gezdirdi. Eşyaları hiç değiştirmemişti. Evin boyası bile aynıydı. Bir daha dönmemecesine ayrıldığım evimin bıraktığım gibi olması beni duygulandırmıştı.
İlk önce Selimi gösterdi. Bu banyodan çıkışta antreye dönerken dönülen köşenin alt kısmıydı. Evliyken sık sık ayak serçe parmağımızı çarpardık. Eski karım bu köşeye "Selim" adını vermişti. Daha sonra "Melike" yi gösterdi. Bu yorgandan başkası değildi. Uzun süren kavgaları sonlandıran tek şey. Sinir harbinden sonra üzerimize çekince huzur bulurduk. Yaren ise birbirimize fırlattığımız köşe kırlentiydi. "Menekşe"yi sordum. "Görmüyor musun karşında" dedi. Bu birlikte aşıladığımız menekşeydi.
Sadece , " Neden.." diye sordum.
- "Senden ayrılınca insanların senden bile daha kötü olduklarını gördüm. Acımasız ve bencillerdi. Anladım ki bana göre koca yok. İçe kapandım. Arkadaşlarım bir psikoloğa gitmemi tavsiye ettiler.
İşyerindeki zoraki arkadaşlarım bunlar, hiç birini zerrece sevmem, onlar da beni. Bana zarar vermeyen, kazık atmayacak sadece "evdeki arkadaşlarım" var."
Karım yıllardır depresyon halineydi. Birkaç gün düşündüm ve karar verdim. Ona evlenme teklif ettim. Bana "Benden alabileceğin hiçbir şey kalmadı, emin misin .. Sadece bu evi yeniden elde etmek için bu teklifi yapıyorsan unutma ki bu sefer seni boşamam direk öldürürüm" dedi.
- Yapma dostum o kadın kuru ve ıssız bir çöl gibi faydasız. Ömrünün geri kalanını o kadın için harcamamalısın. Sahi ne umuyorsun o kadından..
- Ummak mı .. Zaten ilişkilerimizi ve evliliklerimizi fayda ummak üzere kurduğumuz için mahvediyoruz. Bu sefer önceki gibi olmayacak. Hiçbir beklentim olmayacak karımdan. Ondan ayrıldıktan sonra kavga gürültüden kurtuldum ama hayatım anlamsızlaştı. Kavga etmenin bile bir nimet olduğunu anladım. Şimdi sadece hayatıma anlam katmak istiyorum.
Evlenmeden önce o yeşil bir vadi, ben de neşe saçan bir çocuk bahçesi gibiydim. Şimdi o ıssız bir çöl ben de savaştan kalma harabe gibiyim. Issız çölde vaha oluşturmaya çalışmak ! İşte bundan sonra benim için hayatın anlamı bu !
Yorum Gönder
Konu hakkında ilk yorumu siz yapın ..