Prof.Özcan Köknel, " Çatışan Değerlerimiz " adlı
kitabında şöyle birörnek vermiş:
Soru: " Erkek kedi bir ağaca çıkmış ve inmek bilmiyor.
Kediyi o ağaçtan indirmek için ne yaparsınız? "
Şıklar
1) Ağaca Tırmanırsınız.
2) Merdiven dayayıp tırmanırsınız.
3) "Gel pisipisi" diye seslenirsiniz
4) Dişi bir kedi getirirsiniz.
5) İtfaiyeyi çağırırsınız.
1) Ağaca tırmandıysanız; cesur ve girişkensiniz.
İyi bir "satıştemsilcisi" olursunuz.
2) Ağaca merdiven dayadıysanız;
hedefe hangi yöntemle ulaşacağınızıplanlayabiliyorsunuz.
İyi bir "halkla ilişkiler müdürü" olursunuz
3) "Gel pisipisi" diye seslendiyseniz,
saflık derecesinde iyimsersiniz.
Ne yaparsanız, yapın, sakın kendi işinizi kurmayın.
4) Dişi bir kedi getirdiyseniz;
kendi işinizi kurup çok başarılı ve ünlü
olabilirsiniz.
5) İtfaiye gibi kurtarıcı görevlileri aradıysanız;
sorumluluğubaşkalarına atmayı beceren
"iyi bir üst düzey yönetici" olursunuz.
6) Ağacı kesersiniz, böylece başka kedilerin
çıkmasını da engellemişolursunuz:
Sizden mükemmel bir " kamu yöneticisi " olur.
7) "Bana ne" deyip yolunuza devam edersiniz.
Sizden çok iyi bir TürkiyeCumhuriyeti vatandaşı olur.
8) Kendiniz dişi kedi kılığına girip ağacın
altında cilve yaparsınız.
Magazin medyası peşinizi bırakmaz, şöhret olursunuz.
9) Kediyi silahla vurursunuz ve ağaçtan düşer.
Amaç kediyi ağaçtanindirmek değil miydi?
Sizden çok iyi bir paşa olur netekim.
AB İLİŞKİLERİ
Psipsikopatım
Yalanlar söyleyerek geçirdiğim hayatımdan bunalıp psikoloğa
gitmeye başladım. Fark ettim ki daha ilk seansta ona da
yalanlar söylüyorum. Böylece artık iflah olmayacağıma
inanmış bulunuyorum. Şu an bu kriz ortamında verdiğim
vizite ücretine yanmakla meşgulum.
Kimdir bu
Sorumuz: "Cahit Arf kimdir?"
Cevabımız: "Matematikçidir, beyaz kafalıdır, gözlüklüdür,
10 TL'nin üzerinde resmi vardır."
Şimdi söyleyin bana bu miniğimizi ne kadar alkışlarsınız?
Bir taşla iki kuş
Yeni doğmuş oğluma, ısrarla babasının demode ismini
koymaya çalışan kocamı vazgeçirmek için,
o ismin eski sevgilimin adı olduğunu söyledim.
Sonuç; artık babasından bile bahsetmiyoruz.
Fonksiyon öncelikli
Soğuk, kutba yakın bir ülkeye, oradaki kış hayatını merak
edip de giderken, benimle gelme kararı alan arkadaşa,
kendisini sıcak tutup, konfor sağlayacağını belirterek
termal içlik almasını önerdim. Vakit bulabilirse alacaktı...
Gereken bu vakti bulamadığını, havaalanındaki bekleyişimiz
esnasında otururken, bacak bacak üstüne attığında
sıyrılan paçasının altından görünen ve alt kısımları dantelli olup,
sonrasında, eşine ait olduğunu itiraf ettiği iç giysisini
fark edince anlamış oldum.
Mart kedileri
Balkondan gelen yüksek sesli kedileri kastederek
-- "Şu kediler kadar olamadık!" diyorum.
Karımdan gelen cevap:
-- "Hiç mi başı ağrımaz bunların?"
Telefonu çalan dondurmayı alır
Ehliyet kursundayken, trafik dersinde sınıfça karar alıyoruz.
Kimin cep telefonu çalarsa tüm sınıfa dondurma ısmarlayacak.
2 aylık ders süresince 2-3 arkadaşımız ceza olarak sınıfa
dondurma getirdi. Ben mi? Yaklaşık 20 kez hocanın cebini
gizli numaradan aradım. Bir gün de cebini sessize alma be hocam!
Evrim
Çok kıllı olan komşumuzun eşinin yorumu:
"Gençken babayiğit görünüyordu, hoşuma gidiyordu
ama yaşlanınca kutup ayısına döndü!"
Patrona saygı
Evet yaptım. Patronun odasına gitmek için ayağa kalktım,
kapıya yöneldim ve daha kendi odamdan çıkarken,
kendi kapımı çaldım. O derece bir saygı yani!
Tıbbi atık
Hastanenin "Tıbbı Atık" bölümünde görevli; turuncu tulumlu,
sırtında kocaman tıbbi atık yazan ve oldukça çirkin olan
yaşlı adama asansör beklerken:
-- "Ayyy tipe bak valla tam bir tıbbi atık." diyerek laf atan
yapay zekalı kişi benim ablam olur. Bunun üzerine ablamın
şişman olduğunu görüp,
-- "Yük asansörü öbür tarafta, burada boşuna bekleme."
diyerek cevap veren eli öpülesice kişilik ise tıbbi atıktır.
Sapsız balta
Bir alkış da
"Oğlum yirmi iki yaşına geldin, hala bir baltaya sap olamadın!"
diyen annesine
"Anne, elli yaşına geldin, hala benden bir sap
olmayacağını anlamadın!" diyen sap kardeşime gelsin.
Bıktım
Hocanın odasına flash bellekte ödev teslim etmeye gidilir.
Bellek hocaya verilir ve hoca sorar,
-- "Hangi dosyanın içinde?"
Offf, dosyanın adını değiştirmeyi nasıl unuturum ya!
-- "Bıktım dosyasının içinde hocam..." Kalır mıyım, geçer miyim?
Mahkeme kararı
Hakim, aile içi danışmanlık hizmeti veren kuruluştan psikolojik
destek almamıza karar verip boşanma davasını reddetti.
Avukatım psikolojik destek alması gereken kişinin kocam
olmasını söyleyerek karara itiraz etti. Hakim, sert bir üslupla
bekara karı boşamak kolaydır atasözünü hatırlattı, avukatım
ilk evliliğini ne zor şartlarda bitirdiğini detaylıca hakime anlattı, hakim
-- "Ama ben bu çocuklarda ışık görüyorum." diyerek
avukata itiraz etti, avukatım
-- "O gördüğünüz ışık değil, ateşte patlamaya neden
olacak bir kıvılcım." dedi.
Derken yükselen sesleri yatıştırmak bana,
-- "Karımın psikolojisini bozdunuz, bizi üzmeye
hakkınız yok;
-- Sakin olun!" demekse kocama düştü...
Ve yine yine yine, boşanamadık!
Sayın
Kredi komitesinde ilk defa başkanımızın karşısına çıkacağım için heyecanlıydım.
-- "Sayın Başkanım" mı desem
-- "Sayın Başkan Bey" mi desem derken; heyecandan konuya
--"Emel Sayın" diyerek girmem, bir süre geçici görevle
uzaklaşmama sebep olsa da seviyorum Emel Sayın'ı...
Bulaşık Telinden...
Çarpma işlemi
Derste çarpım işlemini anlatırken üstteki çarpan sırasına
aile büyükleri, alttaki çarpan sayısına torun adını takmıştım.
-- "Torunlar tek tek bütün aile büyüklerinin elini öpmeden
diğer toruna geçilmez." demiştim.
Bugün derste öğrencimi tahtaya kaldırdım ve sordum:
-- "Burada kaç torun var?"
Cevap;
--"Benim torunlarım mı öğretmenim?"
Evet senin torunların dedecim...
Bitsin artık
Evliliğimizin başından beri bankalarla başını kredi kartları
yüzünden belaya sokan, 2 senedir ne benimle, ne çocuğuyla
ne de eviyle ilgilenmeyen, evi otel gibi kullanan,
sürekli bir yerlere borcu olan, akşamları eve geldiğinde
2 kelam etmeyen ve sırtını dönüp uyuyan kocama
boşanmak istediğimi söyledim.
Darıldı, benimle konuşmuyor!
Esmer
En yakın arkadaşıma
-- "Geçen gece karabasan geldi sanırım bana, nefes alamadım.
Anlatamam o anımı..." dediğimde, bana;
-- ''Eee, esmer seviyorsun ya ondandır.'' diye cevap verdi.
Çok pardon bunun sarışını falan var da ben mi bilmiyorum?
Anneanne yemeği
Odasına geçti, başladı eşyalarını toplamaya.
--"Hayırdır nereye gidiyorsun?" dedim,
-- "Anneanneme" dedi.
-- "Neden eşyalarını topluyorsun?" dedim,
--"Orada yaşayacağım artık!" dedi.
--"Neden?" dedim,
-- "Çünkü onun yaptığı yemekler gibi yemek yapamıyorsun,
anneannem ölürse bu yemekleri kim yapacak?
Çocuklarıma her gün senin pişirdiğin yemekleri
pişirmek istemiyorum!" dedi.
13 yaşındayken böyle, 20 yaşındaki halini düşünemiyorum.
Allah'ım sen koru beni!
Foto şip-şak
Sofradayız, herkes bana bakarak aynı anda konuşuyor.
--"Fotoğraf makinem nerede, çok komik oğlum ne biçim gülüyor!"
diğeri
-- "Ne gülmesi oğlum, ölüyor!" ve bir başkası
--"Ölmeden çekelim lan, valla boğuluyor, bulun şu makineleri!"
Hala yaşıyorsam şaşkınlıktan sandalyeden düştüğüm içindir.
Fotoğrafçıdan dost olmaz arkadaşım.
Boyacı
Evde tadilat yapıyoruz, fonda Latin müzikleri çalıyor.
Boyacının yanından geçerken arkadaş içten dileklerini iletiyor.
-- ''İnnşallahh bu müzikleri yapan adam ölmüştür.''
Zenci poposu
--"Pilatesle, yaza kadar herkesin poposu zenci
poposu gibi olacak." diyen Ebru Şallı'nın programını
takip eden arkadaşımın yorumunu aynen aktarıyorum:
--"Benimki bronzlaşmaya başladı bile!"
Yoğurtlu makarna
Dertliyim, tamam anladık. O gece çok içtim, onu da anladık.
Sonra masanın ortasına kusuverdim, iğrençti ama tamam,
onu da anladık... Peki yediğim yoğurtlu makarnayı çıkardıktan sonra
-- "Aaa nereye gitmiş bu makarnanın yoğurdu?" diye
sorarak milleti gülme krizine sokmam neydi?
Onu hala anlayabilmiş değilim.
Dereyi görmeden
Düğün konsepti ve planı hazır, ilk dans müziği hazır,
gelinlik modeli seçildi, davetiye seçildi, balayında Yunanistan'a
gidilecek, evin eşyaları beğenildi, hatta abartılıp evcil hayvanımız
ve adı da seçildi. Yani bütün plan hazır.
Bir de benim boşanma davam sonuçlanırsa,
evlenmemiz için hiçbir mani kalmayacak.
Dikkat:Evinize misafir gelecek...
İlk kağıt paramız
İlk Türk banknotları 1925 yılında bastırıldı.. İşte o kağıt para...
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, 30 Aralık 1925 tarihinde,
701 Sayılı "Mevcut Evrak-ı Nakdiyenin Yenileriyle İstibdaline
Dair Kanun" kabul edilmiş ve ilk Türk banknotlarının bastırılmasına
karar verilmiştir.
Böylece, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kağıt parası;
İngiliz Thomas De La Rue firması tarafından,
filigranlı kağıtlara kabartma olarak eski yazı
Türkçe ve Fransızca ile 1925'de basılmıştır.
(Kaynak: Teksatır)
Yorum Gönder
Konu hakkında ilk yorumu siz yapın ..