HZ. HIZIR HAKKINDA FAYDALI BILGILER

Hıdır ' Aleyhisselem ' hakkında faydalı bilgiler 


Efendimiz Hıdır - bazı insanlarca Hızır olarak adlandırılan zat - ( Aleyhi's-Salâtu ve's-Selâm) hakkında faydalı bilgiler ..

Efendimiz Hıdır'ın ( Aleyhi's-Salâtu ve's-Selâm) asıl adı Belyâ' İbnu Melkân şeklindedir. Kendisine Hıdır denilmesi şundan kaynaklanmıştır : 

Bir keresinde bir arz ( Yer ) üzerinde iken , altındaki arz sallanmış ve bunun üzerine o arz yeşermiştir. Dolayısıyla kendisi , yeşil manası ile bir alakası olan Hıdır ismi ile adlandırılmıştır.

Bazı âlimler Hıdır'ın ( Aleyhi's-Salâtu ve's-Selâm) , büyük atamız Âdem'in ( Aleyhi's-Salâtu ve's-Selâm) zamanında dünyaya geldiğini söylerken bazı âlimler onun Mûsâ ( Aleyhi's-Salâtu ve's-Selâm) zamanında var olduğunu söylemiştir. İmam Buhârî , kendi kanaatince onun öldüğünü söylerken âlimlerin çoğu , efendimiz Hıdır'ın ( Aleyhi's-Salâtu ve's-Selâm) halen yaşayıp belli bir zamana kadar hayatta kalacağını söylemişlerdir. Onun hakkında âlimlerin sözleri birbirinden farklıdır ; kimisi onun bir veli ( Ermiş ) olduğunu söylemişken kimisi onun bir nebiyy ( Peygamber ) olduğunu söylemiştir. Âlimlerin sözleri arasında onun bir nebiyy olduğu görüşü , tahkik eden ( İnceden inceye inceleyen , araştıran) âlimlerin sözüne göre itimat edilecek ( Güvenilecek ) olan sözdür , yani onun bir veli olduğu görüşü tahkikçi âlimlerce zayıf bulunmuştur.

Zamanımızda kimler Hıdır ( Aleyhi's-Salâtu ve's-Selâm) ile karşılaşabilir..?

Kaynaklara bakılıp bir değerlendirme yapıldığı zaman , görünen o ki , salih olan bazı insanlar onunla bir araya gelmişler ve günümüze kadar bile bazı veli ve salih olan zatlar onunla ayık halde bir araya gelmektedirler. Dolayısıyla insanların çoğu onu görememektedirler. Efendimiz Hıdır'ın en çok vakti ise deniz üstünde geçmektedir. Öyle ki Yüce Allâh denizi , onun için kuru bir yer gibi kılmıştır.

Bu ümmetten , kendisine Hıdır ( Aleyhi's-Salâtu ve's-Selâm) ile karşılaşmak nasib olan salihlere gelince , selef-i salihîn döneminde meselâ efendimiz Esedullâh ( Allâh'ın aslanı ) imam Ali ( Radıyallâhu anhu ) , efendimiz Raşit halife Ömer bin Abdu'l-Aziz ( Radıyallâhu anhu) ve daha bir çok zat.

Bir asırdan fazla önce onu görenlerden birisi , bundan 100 seneden fazla bir zaman önce yaşamış Rifâi şeyhlerinden olan şeyh Muhammed Behâuddîn Er-Ravvâs'dır. O , efendimiz Hıdır ile çokca bir araya gelmiştir.

Rifâilerde meşhur olan " Musafaha " ( Tokalaşma ) veya " Muşabeke " ( Belirli bir tokalaşma) olayı :

Şeyh Muhammed Behâuddîn er-Ravvâs , efendimiz Hıdır hakkında şu dikkat çekici muşâbeke ( Belirli bir tokalaşma) hususunu rivayet etmektedir. Rivayete göre efendimiz Hıdır , şeyh Muhammed Behâuddîn er-Ravvâs ile tokalaşıp ona şöyle demiştir :

" Kim benimle tokalaşırsa veya yedincisine kadar benimle tokalaşan kimseyle tokalaşırsa ( Benimle tokalaştıktan sonra kendisi ikinci bir kişiyle , sonra o ikincisi üçüncü bir kişi ile , sonra o üçüncüsü dördüncü bir kişi ile … zamandan zamana yedinci kişiye varıncaya kadar birbiriyle tokalaşırlarsa ) o bizimle Cennette olacaktır."

Büyük üstâd allâme şeyh Abdullâh el-Herarî ( Radıyallâhu anhu ) bu müşabeke durumunu , çeşitli yollardan elde etmiş ve bunu bir çok öğrencisine uygulamıştır. Dolayısıyla muşâbeke durumunu yapmak isteyen büyük üstad merhûm şeyh Abdullâh'ın öğrencilerine başvursun , öyle ki müşabeke hususunda beşinci kişi sırasında veya altıncı kişi sırasında olanlar halen vardır ve bu firsat kaçırılmamalıdır.

Yakın zamanımızda ise onu görenler arasında büyük zatlardan olan Urfalı şeyh Muhammed el-Harrâni ( Radıyâllahu anhu )( İstanbul - Eyüp mezarlığında Teleferik yakınına defnedilmiştir , mezar taşı üstüne Hıdır ' Aleyhisselâm ' ile bir araya gelenlerdendir diye yazılıdır ) yer almaktadır.

Ayrıca Şâm diyarının büyük muhaddisi el-Habeşî olarak tanınan büyük üstad , usûlcü , fakîh , allâme şeyh Abdullâh el-Herarî ( Radıyâllahu anhu ) da ( Beyrut - Burc Ebi Haydar Camisi yakınında defnedilmiştir ) bu zatlar arasında yer almaktadır.

Güvenilir rivayete göre büyük üstad bazı hadisleri unutuyordu. Efendimz Hıdır ile bir araya gelince de efendimiz Hıdır elini onun göğsü üstüne koyup üzerine okumuştur ve ondan sonra büyük üstad artık ezbere bildiği hiç bir hadis-i şerifi unutmaz olmuştur.

Geçmişte yaşananlara dair bir olay :

Halife Ömer bin Abdu'l-Aziz ( Radıyallâhu anhu) , Hıdır ( Aleyhi's-Salâtu ve's-Selâm) ile bir araya geldiği sırada efendimiz Hıdır onun yanında ayrılınca efendimiz Ömerin elini tutmuş bir halde çıkıp beraberce yürümüşlerdir. Bunun üzerine halife Ömerin dostlarından olan ve müsteşârlığını ( Danışmanlığını) yapan büyük âlim , kadı Racâ ibnu Hayva ikisinin çıktıklarını görmüş ve efendimiz Ömere şu soruyu sormuştur :

- Kendisiyle yürümüş olduğun bu zat kim idi..

Efendimiz Ömer :

- Sen onu gördün mü..

Racâ ibnu Hayva :

- Evet.

Efendimiz Ömer :

- Seni ancak salih birisi olarak görüyorum , bu Hıdır'dır.

İşte bu olaylardan anlaşılır ki ; efendimiz Hıdırı görmek , herkese değil ancak bazı salih kullara nasip olur. Sâlih olan kişi ; Allâh'ın haklarını ve kulların haklarını yerine getirendir.

Allâh bizlere , efendimiz Hıdır ile bir araya gelenlerden olmayı nasip eylesin.

0/Fikrinizi paylaşın/Yorumlar

Konu hakkında ilk yorumu siz yapın ..

Daha yeni Daha eski